-
1 girişimci
1. متشبث [مُتَشَبِّث]2. مجترئ [مُجْتَرِئ]3. محاول [مُحَاوِل]4. مغاوير [مَغَاوِير]5. مغوار [مِغْوار]6. مقدام [مِقْدام] -
2 etmek
1. اشتغل [اِشْتَغَلَ]Anlamı: bir işi yapmak2. جعل [جَعَلَ]Anlamı: bir işi yapmak3. فعل [فَعَلَ]Anlamı: bir işi yapmak4. عمل [عَمِلَ]Anlamı: bir işi yapmak -
3 yetki
-
4 eğilmek
ركع [رَكَعَ] -
5 ağırsamak
1. أنى [أَنَى]Anlamı: bir işi yavaş yapmak, önemsememek2. أهمل [أَهْمَلَ]Anlamı: bir işi yavaş yapmak, önemsememek3. استأنى [اِسْتَأْنَى]Anlamı: bir işi yavaş yapmak, önemsememek4. تأنى [تَأَنَّى]Anlamı: bir işi yavaş yapmak, önemsememek5. تثبط [تَثَبَّطَ]Anlamı: bir işi yavaş yapmak, önemsememek6. تمهل [تَمَهَّلَ]Anlamı: bir işi yavaş yapmak, önemsememek7. راث [راثَ]Anlamı: bir işi yavaş yapmak, önemsememek -
6 dökmek
1. أدفق [أَدْفَقَ]2. أسجم [أَسْجَمَ]3. أفاض [أَفَاضَ]4. أفرغ [أَفْرَغَ]5. أفرغ [أَفْرَغَ]6. أنزح [أَنْزَحَ]7. أهرق [أَهْرَقَ]8. استقل [اِسْتَقَلَّ]Anlamı: bir yere çokça bir şey yığmak, taşımak9. بعثر [بَعْثَرَ]Anlamı: serpmek, saçmak10. بعزق [بَعْزَقَ]Anlamı: serpmek, saçmak11. بقبق [بَقْبَقَ]Anlamı: çok söylemek12. ثرثر [ثَرْثَرَ]Anlamı: çok söylemek13. حمل [حَمَلَ]Anlamı: bir yere çokça bir şey yığmak, taşımak14. خذف [خَذَفَ]Anlamı: akıtmak, düşürmek15. دفق [دَفَقَ]16. دهق [دَهَقَ]17. رمى [رَمَى]Anlamı: akıtmak, düşürmek18. زج [زَجَّ]Anlamı: akıtmak, düşürmek19. زغل [زَغَلَ]20. سبك [سَبَّكَ]21. سجم [سَجَمَ]22. سفح [سَفَحَ]23. صب [صَبَّ]Anlamı: maden, mum eriyiği gibi şeyleri kalıba akıtarak biçim vermek24. صب [صَبَّ]25. صرف [صَرَّفَ]26. صفر [صَفَّرَ]27. طرح [طَرَحَ]Anlamı: akıtmak, düşürmek28. فرغ [فَرَّغَ]29. فض [فَضَّ]Anlamı: serpmek, saçmak30. قذف [قَذَفَ]Anlamı: akıtmak, düşürmek31. قولب [قَوْلَب]Anlamı: maden, mum eriyiği gibi şeyleri kalıba akıtarak biçim vermek32. مذر [مَذَّرَ]Anlamı: serpmek, saçmak33. نزح [نَزَحَ]34. همر [هَمَرَ] -
7 yikamak
4) (birini yikamak, banyo yaptırmak) ГЪЭПСКIЫН5) (birini yikamak; banyo yaptırmak) ГЪЭПСКIЫН; (ЕГЪЭПСКI(Ы)7) (el, yüz, eşya, bulaşık yikamak) тхьакIын/тхьэщIын (етхьакIы/ етхьэщI)9) (tanelı bir şeyi/bir sebzeyi yikamak) ЛЪЭСЫН10) (tanelı bir şeyleri/sebzeleri yıkama işını yapmak) ЛЪЭСЭН11) (zahire yıkama işi yapmak) ЛЪЭСЭН (МЭЛЪАСЭ)12) (zahireyi yikamak) ЛЪЭСЫН (ЕЛЪЭСЫ) -
8 kaçamaklı
1) qeyri-müəyyən, ikimənalı, qeyri-səmimi; 2) gizli, gizlicə; bir kaçamaklı işi yapmak – işi gizlicə görməkgizli, gizlicə, ikimənalı, qeyri-müəyyən, qeyri-səmimi -
9 kaçamaklı
1) укло́нчивыйkaçamaklı (bir) surette söylemek — говори́ть укло́нчиво; ходи́ть вокру́г да о́коло
kaçamaklı cevap — укло́нчивый отве́т
2) та́йный, скры́тый; соверша́ющийся укра́дкой (исподтишка́)bir işi kaçamaklı yapmak — сде́лать что-л. укра́дкой
-
10 gecikmek
تأخر [تَأَخَّرَ]Anlamı: geç kalma, herhangi bir işi karalaştırırılan zamandan sonra yapmak -
11 hararet
См. также в других словарях:
Yaradana sığınıp (bir iş yapmak) — bütün gücünü kullanarak (o işi yapmak) Yaradana sığınıp Osmanlı tokadını çarptık mı adamı lobut yemişe çeviren biz değil miydik? A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir işaretine bakmak — bir işi yapmak için hazır beklemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
şike yapmak — 1) danışık spor karşılaşması yapmak 2) mec. bir çıkar karşılığı anlaşarak bir işi yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yapmak — i, ar 1) Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek Her görevi ayrım gözetmeden aynı titizlikle yapmak başarının sırrıdır. Ç. Altan 2) nsz Olmasına yol açmak Durgun sular sıtma yapar. 3) nsz Yol almak 4) Onarmak, tamir etmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
daniskasını yapmak — bir işi her yolu deneyerek gerçekleştirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
sabotaj yapmak — 1) yıkmak, tahrip etmek, kullanılır durumdan çıkarmak Sırplar bu sırada ricat ordusuna hücumlar tertip etmek, postaları vurmak, geri hizmetlerde sabotaj yapmak gibi teşebbüslerle düşmanın ileri hareketini kolaylaştırdılar. F. R. Atay 2) bir işi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
baskı yapmak — 1) bir kimseyi bir işi yapmaya zorlamak, zor kullanmak 2) sp. oyuncunun rahat hareket etmesini engellemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
politika yapmak — politika yoluyla bir işi çözümlemek istemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kıyak yapmak — argo (birine) maddi ve manevi destek olmak, yardım etmek O kadar uzatmayalım bu işi, sana bir kıyak yapalım. T. Yücel … Çağatay Osmanlı Sözlük
iki karpuzu bir koltuğa sığdırmak — aynı anda iki işi veya görevi yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
birlik olmak — bir işi yapmak için anlaşmak Bu ayıbı işleyenlerle birlik olmayı bir türlü kibrime yediremiyorum. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük